ZEYTİNİN TARİHÇESİ

Bir çok kaynakta zeytinin anavatanının Mezopotamya olduğu, oradan da Akdeniz ülkelerine yayıldığı belirtilmekte ve oleaster adı verilen yabani zeytinin aşıyla ehlileştirilmesi ve sativa kültür bitkisine dönüştürülmesinin ilk kez M.Ö. 4000 yıllarında Anadolu, Doğu Akdeniz ve Güney Asya’da yani Adana , Gaziantep yörelerinden başlayıp Suriye , Lübnan, İsrail’e inen Akdeniz kıyı şeridinde gerçekleştirildiği yer almaktadır.

Zeytin Ağacı kuzeyde, Anadolu üzerinden Yunanistan, İtalya ve İspanya’ya; güneyde, Mısır üzerinden Kuzey Afrika’ya yayılmıştır. 16. yüzyılda Kuzey Amerika ve Latin Amerika ile birlikte Çin’e ve Japonya’ya ulaşmıştır.

Bununla birlikte yapılan arkeolojik çalışmalarda, Ege Denizi’ndeki Santorini adasında 39.000 yıllık zeytin ağacı fosillerine rastlanmıştır. Yine yapılan bir arkeolojik çalışma, İzmir’in Urla ilçesi yakınlarında bulunan antik Klazomenai şehrinin, zamanının önemli bir zeytin ve zeytinyağı üretim merkezi olduğunu göstermiştir.

Zeytin ağacı, iklim ve kültür özelliklerine dayanarak bir sene çok, bir sene az ürün verir. Ürünün bol olduğu yıllarda 1,3 milyon tonluk miktar ile dünya zeytin üretiminin % 10’u ülkemizde gerçekleştirilir. Zeytin meyvesi sofralık ve yağlık olmak üzere iki şekilde değerlendirilir. Ülkemizde üretilen zeytinin % 70’i yağlık, % 30’u sofralık olarak kullanılmaktadır.

Medeni dünyanın ilgisini çok az şey zeytin ve zeytinyağı kadar çekebilmiştir. Geçmişi günümüzden 40 bin yıl öncesine dayanan zeytin, birçok efsanenin de kaynağı olmuştur. Tarih boyunca ticareti yapılan zeytin ve zeytinyağı bu yolla Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere pekçok ülkeye yayılmıştır. Zeytin ağacının yaprakları zafer, akıl, ve barış simgesidir.

Nuh’ un gemisine bir zeytin dalı ile geri dönen güvercin, büyük sel felaketi sona erdiğine dair bir işaret sayılmıştır.

Bir çok dinde vaftiz törenlerinden yağ lambalarına, geleneksel ve kutsal mekanlara kadar Akdeniz’de görkemli dinsel ayinlerde önemli bir yer tutmuştur.

Gerek mitoloji ve gerekse günlük yaşamdaki yeri bakımından Akdeniz kadar hiç bir coğrafyada zeytinin tarihi izlerini takip edebilmek mümkün değildir. Örneğin, Yunanistan’da zeytinin tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.

Bunun yanı sıra tarihi kaynaklara bakıldığında zeytinin günümüze kadar gelen önemi ortaya çıkar. Zira Kurtuluş Savaşımızın mübadele döneminde göç eden Türk ve Rumların yanlarında sepet sepet zeytin taşıdıkları ve yolculukları ile yolculuk sonrasında yaşadıkları zor dönemde yine zeytinle karınlarını doyurdukları tanıkların anlattıklarında yer alır.

Kur’an-ı Kerim’de de zeytinden söz ediliyor. Kur’anda bu zeytin ağacının Sina dağı’ndan geldiği, meyvelerinden yağ elde edildiği ve bu yağın yemeklere lezzet vermek için kullanıldığı yazılıdır.

AKHİSAR HAKKINDA

Akhisar, ilk çağdaki tanınmış adıyla Thyateria, Manisa’nın kuzeyinde verimli bir ovanın merkezinde yer alır.

İlk kuruluşu M.Ö. 2500 yıllarına kadar gider. Mitolojide Akhisar’ı kuranların Amazon denilen kadın savaşçılar olduğu söylenir. Akhisar tarihte Thyateria, Pelopeia, Semiramis, Euippia, Ta Siyatetra, Aspro-Kastro ve Köklice gibi isimler almıştır. Kent Luwi, Frigya, Lidya, Pers İskender, Seleukos Krallığı, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Saruhanlı ve Osmanlı dönemlerini yaşamıştır. Anadolu’da Hristiyanlığın geliştiği yerlerden biri Akhisar’dır. Bölge tüm Hristiyan alemince bilinir ve kutsal bir kent olarak kabul edilir.

Osmanlı Akhisarı’nda Paşa Camii, Yeni Gül Ruh Sultan Camii, Şaşa Bey Hamamı, Emeti Camii gibi eserler yapılmış ve bunlar günümüze kadar gelebilmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nda Akhisar Milli Alayı oluşturulmuş ve Celal Bayar bir süre alaya komuta etmiştir. M.K. Atatürk pekçok kez Akhisar’ı ziyaret etmiş ve Akhisarlılar’dan övgüyle bahsetmiştir.